Projelerimize Bir Yenisi Daha Eklendi
- sayiba
- 12 May
- 3 dakikada okunur

Gıda sistemlerinde yaşanan yapısal krizler, iklim değişikliğinin artan baskısı ve doğal kaynakların sürdürülebilir olmayan kullanımı, özellikle Akdeniz havzasında yaşayan toplumlar için gıda güvenliği sorununu her geçen yıl daha da derinleştiriyor. Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin bilimsel araştırmaları teşvik eden en kapsamlı programlarından biri olan Ufuk2020 (Horizon2020) bünyesinde geliştirilen ve PRIMA – Partnership for Research and Innovation in the Mediterranean Area tarafından yürütülen destek programı kapsamında çok önemli bir başarıya imza attık.
“Comprehensive and sustainable solution to minimize food loss and waste and promoting food security in the Mediterranean region” başlıklı uluslararası proje, gıda kaybını ve israfını azaltmayı, bölgesel tarım sistemlerinin dayanıklılığını artırmayı ve Akdeniz’de gıda kaybı ve gıda güvenliği konusunda kalıcı çözümler üretmeyi hedefliyor. SAYİBA Derneği olarak bu çok ortaklı araştırma projesinde aktif araştırmacı ve saha uygulayıcısı olarak yer almaktan büyük bir gurur duyuyoruz.
Bu proje, yalnızca teorik bir akademik çalışma olmanın ötesine geçerek, sahada uygulanabilir çözümler üretmeyi; yerel halkın, çiftçilerin ve gıda üretim zincirindeki tüm paydaşların doğrudan faydalanabileceği bir yapıda tasarlanmıştır. İçinde bulunduğumuz çağda sürdürülebilirlik ve kaynak verimliliği gibi kavramlar, artık soyut idealler değil, gündelik hayatın en temel sorunsalları hâline gelmiştir. Özellikle gıda gibi hayati öneme sahip bir konuda, küresel ölçekte artan risklere karşı Akdeniz ülkeleri arasındaki bu tarz çok aktörlü iş birlikleri büyük bir değer taşımaktadır.
PRIMA programının desteklediği bu proje ile tarım-gıda zincirinde oluşan gıda kayıplarının nedenleri çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alınacak. Bu nedenlerin başında gelen su yetersizliği, verimsiz sulama teknikleri, tarladan sofraya uzanan süreçteki lojistik eksiklikler ve bilinç düzeyi gibi faktörler üzerine disiplinlerarası analizler yapılacak. SAYİBA olarak bizler de, projenin yerel uygulama ve farkındalık artırma kısmında, Türkiye'de özellikle kırılgan bölgelerdeki mevcut deneyimimizi Avrupa’daki ortaklarımızla paylaşacağız.
Ayrıca bu proje, yalnızca teknik çözümler üretmekle kalmayıp toplumsal bilinç oluşturma konusunda da sorumluluk alıyor. Eğitim modülleri, çiftçiler için hazırlanan dijital içerikler, kadın üreticilere yönelik özel destek programları ve gençlerin sürece dâhil edileceği saha atölyeleri ile çok katmanlı bir etki mekanizması kurulacak. Proje süresince oluşturulacak çıktılar, sadece katılımcı ülkeler için değil, Akdeniz havzasında yer alan tüm ülkeler için politika yapıcılara rehberlik edebilecek düzeyde olacak.
Özellikle Türkiye’nin iklimsel ve tarımsal olarak Akdeniz kuşağında yer alması, bu tarz projelerde hem araştırma hem de uygulama bakımından stratejik bir konumda yer almasını sağlıyor. SAYİBA Derneği olarak biz de bu sorumluluğun bilinciyle hareket ediyor, bugüne dek Kahramanmaraş Türkoğlu gibi afet bölgelerinde yürüttüğümüz çevre sağlığı projelerinden edindiğimiz saha deneyimini bu uluslararası çalışmaya taşıyoruz. Çünkü biliyoruz ki Akdeniz’de gıda kaybı ve gıda güvenliği sadece bir bölgesel mesele değil, küresel bir öncelik hâline gelmiştir.
Proje aynı zamanda iklim krizi ile mücadelede gıda sistemlerinin rolüne de dikkat çekiyor. Özellikle karbon ayak izinin azaltılması, tarımsal üretimde çevreye duyarlı uygulamaların teşvik edilmesi ve tedarik zincirinde döngüsel ekonomi prensiplerinin benimsenmesi gibi konular da çalışma kapsamında yer alacak. Bu noktada, PRIMA programının sağladığı fon yalnızca bir finansal destek değil, aynı zamanda bilimsel iş birliğini geliştirme yönünde stratejik bir kaldıraç görevi de görüyor.
Üniversitemizin değerli akademisyenlerinin ve araştırmacılarının da bu projede aktif rol üstlenmesi, Türkiye’nin uluslararası bilim camiasında giderek daha görünür olmasının göstergelerinden biri. SAYİBA olarak bu iş birliğinin sadece bir proje çerçevesinde kalmayacağına, uzun vadede ortak bilgi üretimi ve birlikte öğrenme kültürünü geliştireceğine inanıyoruz.
Sonuç olarak, hem yerel düzeyde yürüttüğümüz saha uygulamaları hem de Avrupa düzeyinde yürütülen bilimsel projelere aktif katkımız, bizi sadece bir sivil toplum kuruluşu değil, aynı zamanda bilimsel toplulukların da çözüm ortağı hâline getiriyor. Bu projenin başarılı olması, yalnızca destek veren kurumların değil, gıdanın geleceği için endişe duyan herkesin başarısı olacak.
Proje süreci ilerledikçe gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Gıda israfını azaltmak, tarım sistemlerini daha dirençli hâle getirmek ve Akdeniz’de gıda kaybı ve gıda güvenliği alanında kalıcı çözümler üretmek için çalışmaya kararlılıkla devam ediyoruz.
Comments